Bilim ve Dünya
7/5/2025
Güneş Sistemi’nde uzun zamandır tartışılan Dokuzuncu Gezegen'in varlığına ilişkin umutlar yeniden alevlendi. Yeni yayımlanan bir ön baskı çalışmasına göre, astronomlar Neptün’ün çok ötesinde, "iyi bir aday" olarak tanımlanan yeni bir gök cismi keşfetti. Eğer doğrulanırsa, bu keşif insanoğlunun teorik olarak varsayılan Dokuzuncu Gezegen’e ilk somut bakışı olabilir.
Araştırmacılar, bu potansiyel gezegeni eski uydu verilerini incelerken fark etti. Şimdilik yalnızca birkaç kızılötesi görüntüde hareket eden gizemli bir nokta olarak görülen aday, büyük ve uzak bir gezegenin yörünge davranışlarına uygun şekilde hareket ediyor. Çalışmanın baş yazarı, Tayvan Ulusal Tsing Hua Üniversitesi’nde astronomi doktora öğrencisi olan Terry Phan, "Çok heyecanlandım. Bu, bizi oldukça motive etti." diyerek keşif anını anlattı.
24 Nisan’da arXiv ön baskı sunucusunda yayımlanan çalışma, Avustralya Astronomi Derneği Yayınları dergisinde basıma kabul edildi. Ancak keşfe yönelik şüpheler de mevcut. Dokuzuncu Gezegen hipotezini 2016 yılında ortaya atan Caltech’ten astronom Mike Brown, çalışmaya dahil olmamakla birlikte sinyalin yörüngesini hesapladı. Brown, cismin Güneş Sistemi'nin düzlemine yaklaşık 120 derece eğimli olduğunu belirledi. Bu eğim, Dokuzuncu Gezegen’in tahmin edilen 15–20 derecelik eğiminden çok daha büyük. Ayrıca, cisim bilinen gezegenlerin yörünge yönüne ters bir şekilde hareket ediyor. Brown bu fark için "Orada olmadığı anlamına gelmez, ancak Dokuzuncu Gezegen olmadığı anlamına gelir." ifadelerini kullandı. "Bu gezegenin, gözlemlediğimizi düşündüğümüz etkileri yaratacağını sanmıyorum." diye ekledi.
Dokuzuncu Gezegen’in olası konumu, Güneş Sistemi’nin dış sınırlarında yer alan Kuiper Kuşağı’ndaki bazı cisimlerin düzensiz yörüngelerini açıklamak amacıyla öne sürülmüştü. Ancak bazı bilim insanları, bu yörüngelerin bilinmeyen bir gezegenden değil başka etkenlerden kaynaklandığını düşünüyor. Şu ana kadar gezegenin varlığını doğrudan kanıtlayan hiçbir gözlem yapılamadı.
Eğer Dokuzuncu Gezegen gerçekten varsa, araştırmalar bu gezegenin Dünya’dan çok daha büyük ve Neptün’ün çok daha ötesinde alışılmadık bir yörüngede döndüğünü gösteriyor. Güneş’ten bu denli uzak oluşu, onu tespit etmeyi oldukça güçleştiriyor.
Yeni çalışmayı yürüten ekip, 1983’te faaliyet gösteren Kızılötesi Astronomi Uydusu (IRAS) ve 2006–2011 arasında çalışan AKARI uydusunun arşiv verilerini taradı. Amaç, iki veri seti arasında yavaş hareket eden uzak cisimleri tespit etmekti. Araştırmacılar bilinen nesneleri eledikten sonra, potansiyel adaylar arasında dikkat çeken bir noktaya odaklandı. Her iki görüntüde de aynı renk ve parlaklıkta görülen bu nokta, her iki uydu tarafından da aynı nesnenin kaydedildiğini düşündürüyor. Nesnenin tam yörüngesini belirlemek için ek gözlemlere ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Brown’a göre, eğer bu sinyal gerçekten bir gezegense, mevcut Dokuzuncu Gezegen hipoteziyle yörüngesel uyumsuzluk yaşayacağı için bu sinyal söz konusu hipotezi geçersiz kılabilecek farklı bir gezegeni işaret ediyor olabilir.
Dokuzuncu Gezegen’in varlığı şimdilik belirsizliğini korurken, 2025 yılı bu arayışta kritik bir dönüm noktası olabilir. Şili’de inşa edilmekte olan Vera C. Rubin Gözlemevi, yıl içinde faaliyete geçecek. Dünyanın en büyük dijital kamerasına sahip olacak bu ileri teknoloji gözlemevi, daha önce ulaşılamayan uzaklıkları gözlemleme potansiyeline sahip. Eğer oradaysa, bilim insanları yeni tesis sayesinde Dokuzuncu Gezegen’i bir iki yıl içinde gözlemleyebileceklerini umuyor.