Bilim ve Dünya
22/4/2025
Evrenin uçsuz bucaksızlığı içinde, milyarlarca yıldız arasında yaşama elverişli bir başka mavi gezegen bulma hayali, samanlıkta iğne aramaya benziyor. Ancak İsviçreli bir araştırma ekibi, bu epik arayışa güçlü bir ivme kazandırdı. Geliştirdikleri bir yapay zeka modeli, adeta yıldızlararası bir dedektif gibi davranarak kozmik tozların ötesine bakabiliyor ve saklı kalmış, yaşanabilir dünyaları saptayabiliyor. Bu yalnızca teknolojik bir atılım değil; aynı zamanda geleceğe uzanan bir hazine haritası niteliğinde.
Astronomy & Astrophysics dergisinde yayımlanan güncel bir çalışma, bu yıldızlararası dedektifin olağanüstü yeteneklerini detaylı biçimde aktarıyor. Derin öğrenme yöntemiyle çalışan bu zeki algoritma, bilinen yıldız sistemlerinin verilerini titizlikle taradı ve sonunda 44 özel sistemi tespit etti. Model, bu görece sakin yıldız mahallelerinin, keşfedilmemiş ve Dünya’ya benzer ötegezegenleri barındırabileceğini öngörüyor. Bu da yaşamın izini süren araştırmalara umut ışığı yakıyor ve yeni hedefler belirliyor.
Her ne kadar bu YZ dedektifi "Dünya 2.0"ın kesin varlığını kanıtlayamasa da, gökbilimciler için yüksek öncelikli hedefleri başarıyla belirlemiş durumda. Daha da etkileyici olan, modelin simülasyon testlerindeki başarısı: %99 doğruluk oranına ulaştı. Bu, simüle edilmiş evrende belirlediği sistemlerin %99’unda en az bir Dünya benzeri gezegenin gerçekten var olduğu anlamına geliyor. Gerçek gözlemler için büyük bir güven kazandırıyor.
Çalışmanın ortak yazarı ve Bern Üniversitesi Uzay ve Yaşanabilirlik Merkezi’nin eş direktörü olan Dr. Yann Alibert, “Bu düzeyde karmaşıklığa ve derinliğe sahip modeller dünya genelinde çok az sayıda. Böyle öngörüsel araştırmaları mümkün kılan da bu” diyerek, gelişmenin önemini vurguladı. “Bu, yaşanabilir koşullara sahip gezegenlerin aranmasında ve nihayetinde dünya dışı yaşamın izinin sürülmesinde çok önemli bir adımı temsil ediyor.”
Ötegezegenleri bulmak son derece zorlu bir süreçtir. Bu uzak dünyalar, bağlı oldukları yıldızlara kıyasla oldukça küçük ve ışık yaymaları zayıf olduğundan doğrudan gözlemlenmeleri neredeyse imkansızdır. Bugüne dek yalnızca yaklaşık 5800 ötegezegenin varlığı doğrulandı ve sahip olunan veriler oldukça sınırlı. Ancak YZ sistemlerinin etkili çalışabilmesi için çok büyük hacimlerde veri gerekmektedir ve bu mevcut veriler böyle bir öğrenme süreci için yetersiz kalmaktadır.
İsviçreli araştırmacılar bu zorluğun üstesinden gelmek için farklı bir yaklaşım benimsedi. Gerçek gözlemsel verilere bağımlı kalmak yerine, “Bern Gezegen Oluşumu ve Evrimi Modeli” tarafından üretilmiş devasa bir sentetik gezegen sistemi veri tabanını YZ’ye sundular. Bu güçlü simülasyon aracı, varsayımsal gezegenlerin doğumdan olgunluğa kadar olan tüm evrim sürecini fiziksel olarak canlandırıyor ve YZ için neredeyse sınırsız bir öğrenme malzemesi sağlıyor. Dr. Alibert şu sözleriyle bu noktayı vurguladı: “Bern modeli dünya çapında benzersizdir; sahip olduğu zengin fiziksel süreçler sayesinde bu araştırmayı gerçekleştirebildik.”
Bu titiz simülasyon eğitimi sayesinde, YZ dedektifi Dünya benzeri gezegenlerin izlerini sürmede hangi verilerin belirleyici olduğunu “öğrendi.” Araştırmacılar, yıldız sisteminde tespit edilebilen en içteki gezegenin — özellikle kütlesi ve yörünge periyodu — sistemin daha derininde gizlenmiş yaşanabilir gezegenlerin varlığını gösteren en güçlü ipucu olduğunu yazıyor.
Bu “sırla” donatılan araştırma ekibi, model algoritmasını en az bir gezegeni olduğu bilinen yaklaşık 1600 yıldız sistemine uyguladı. Güneş benzeri G tipi yıldızlar ile daha küçük ve soğuk olan K ve M tipi yıldızları kapsayan analiz sonucunda, 44 sistem öne çıktı. Bu sistemlerin her biri, henüz tespit edilmemiş bir “Dünya kardeşini” sessizce barındırıyor olabilir.
Elbette, YZ dedektifi her yönüyle kusursuz değil. Araştırmacılar, mevcut modelin gökbilimcilerin gözlemlediği yıldız sistemlerinin tüm özelliklerini tam olarak yansıtamadığını kabul ediyor. Örneğin, Güneş benzeri yıldızlarda sıkça gözlemlenen "süper Dünya" ve "soğuk Jüpiter" birlikteliği modelde yeterince temsil edilmiyor. Ayrıca, simüle edilen gezegenler gerçekteki gözlemlere kıyasla yıldızlarına daha yakın konumlanıyor.
Yine de söz konusu eksiklikler, modelin değerini gölgelemiyor. Evrenin hayranlık uyandıran genişliğinde, gökbilimcilerin aramalarını daraltmalarına ve başarı oranlarını artırmalarına yardımcı olabilecek her araç, oyunun kurallarını değiştirebilir. İsviçre'de geliştirilen bu YZ yıldızlararası dedektif, bizi doğrudan yeni bir yuvaya götürmese bile, insanlığın en iddialı keşif yolculuğuna umut ve netlik kazandırıyor.