Vampirler Haklıydı: Yaşlanan Cilt, Genç Kan ile Yeniden Gençleştirilebilir

Yeni bir araştırma, genç kan hakkındaki efsanenin gerçek olabileceğini öne sürüyor. Özellikle kemik iliği hücrelerinden elde edilen genç kan, yaşlanan cildi gençleştirebilir. Araştırma, genç kanın, yaşlanma karşıtı tedavilerde devrim yaratabilecek temel bileşenleri içerebileceğini gösteriyor. Ancak istenen sonuçların elde edilmesi için kemik iliği hücrelerinin varlığı kritik önem taşıyor.

NIVEA ve Eucerin gibi markalarıyla tanınan cilt bakım şirketi Beiersdorf AG tarafından yürütülen çalışma, önceki heterokronik parabiyoz araştırmaları ile giderek artan anti-aging talebi arasındaki boşluğu kapatmayı amaçladı. Araştırmada, heterokronik parabiyozun, yaşlı ve genç bir hayvanın dolaşım sistemini cerrahi olarak birleştiren bir işlem olduğu belirtiliyor. Genç kan dolaşımına maruz kalan yaşlı fareler, doku gençleşmesi belirtileri göstermişti.

Ancak araştırma ekibine göre, bu olgunun altında yatan mekanizmalar hâlâ tam olarak bilinmiyor. Önceki çalışmaların ortaya koyduğu bilgiler, şimdiye kadar bu bulguların insanlar üzerinde başarıyla uygulanmasına imkân tanımamıştı. Yapılan yeni çalışma ise bu konuda önemli bir adım atmış görünüyor. Anti-aging pazarının 2032 yılına kadar 381,2 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor ve araştırmanın potansiyeli bu nedenle çok büyük.

Anti-Aging’de Yeni Bir Dönem mi?

Beiersdorf AG ekibi, insan cildini “3D cilt modeli ve 3D kemik iliği modeli içeren mikro-fizyolojik sistem [MPS] kullanarak sistemik faktörler aracılığıyla” gençleştirdiklerini açıkladı. MPS’nin “organ-on-a-chip platformları olarak da bilindiğini ve insan biyolojik süreçlerini incelemenin yenilikçi bir yolu sunduğunu” belirttiler. Bu sistem, heterokronik parabiyoz deneylerini, insan hücre kültürü ortamına uyarlayarak iki ana konu üzerinde araştırma yapılmasına olanak tanıdı: insan cildinin yaşlanması ve gençleştirilmesi.

Sistem, kan hücrelerini üreten kök hücreleri de içeren tam kalınlıkta bir cilt modeli ile kemik iliği modelinden oluşan iki adet 3D insan organoidi içeriyordu. Araştırmacılar, yaşlanmanın moleküler mekanizmalarını anlamak için 30 yaş altı genç ve 60 yaş üstü yaşlı bireylerden alınan kan serumlarını bu sisteme dolaştırarak etkilerini gözlemledi.

Hayvan çalışmalarında gözlemlenen anti-aging etkisi başarıyla yeniden üretildi. Yazarlar, “İlginç bir şekilde, bu etki yalnızca kemik iliği kaynaklı hücrelerin varlığında görüldü.” dedi. Araştırma, “genç serumun, kemik iliği hücrelerini gençleştirici faktörler salgılamaya tetiklediğini” ortaya koydu.

Kemik iliği modeli kullanılarak, kemik iliği kaynaklı hücreler tarafından üretilen 55 potansiyel sistemik gençleştirici protein tanımlandı. Bahsi geçen proteinlerden yedisi, insan cilt hücrelerinde gençleştirici etki yaratmak için kullanıldı. Araştırmacılar, “kemik iliği hücrelerinde artan hücre çoğalması, biyolojik yaşın azalması ve mitokondriyal (enerji üretici) fonksiyonun iyileşmesi” gözlemledi.

Yeni Cilt Bakım Ürünleri mi?

Kan, yüzyıllardır hayatı canlandıran bir madde olarak tasvir ediliyor. Genç kanın canlılığı koruduğuna inanan vampir hikayelerinden, eski uygarlıkların kana özel güçler atfetmesine kadar birçok anlatı mevcut. Modern kozmetik tekniklerden biri olan trombosit açısından zengin plazma (PRP) tedavisi de kişinin kendi kanını kullanarak kolajen ve hücre yenilenmesini teşvik ediyor. Bu da kanın, anti-aging alanında çığır açabilecek potansiyele sahip olabileceğini gösteriyor.

Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da Beiersdorf AG’nin çalışması, topikal yaşlanma karşıtı ürünlerde yeni bir içerik sınıfının — genç kemik iliğinden elde edilen proteinlerin — kullanılma potansiyeline işaret ediyor.

Kaynak: https://interestingengineering.com/science/young-blood-rejuvenates-aging-skin