Bilim ve Dünya
7/8/2025
Pasifik kıyılarında Alaska’dan Meksika’ya kadar uzanan bir bölgede milyarlarca deniz yıldızını yok eden, deniz ekosistemlerini sarsan gizemli salgının nedeni nihayet belirlendi. Bilim insanları, deniz yıldızı dokularını hızla çürüten ölümcül salgının ardında, sinsi bir bakteriyel patojenin olduğunu ortaya çıkardı.
2013 yılında ilk kez gözlemlenen ve “deniz yıldızı erime sendromu” olarak adlandırılan hastalık, bugüne dek 20’den fazla türü etkiledi. Başlangıçta küçük lezyonlar ve şişkinlikler ile kendini gösteren hastalık, kısa sürede uzuvların kopmasına, dokuların dağılmasına ve ölümle sonuçlanan ağır doku kaybına neden oluyor. Bazı deniz yıldızları tamamen çözülüp yok oluyor.
Bir zamanlar kıyı sularında baskın bir yırtıcı olan güneş deniz yıldızı (Pycnopodia helianthoides), yalnızca beş yıl içinde %90’dan fazla nüfus kaybına uğradı.
"Gerçekten oldukça korkunç bir durum." diyen British Columbia’daki Hakai Enstitüsü’nde deniz hastalıkları ekoloğu olarak görev yapan ve çalışmada yer alan Alyssa Gehman, hastalığın etkisini şu sözlerle tanımladı: "Kolları gerçekten kopuyor."
Uzun yıllar süren araştırmalar ve başarısız ipuçlarının ardından bilim insanları, daha önce kabuklu deniz canlılarını enfekte ettiği bilinen Vibrio pectenicida adlı bakteriyi nihai neden olarak tanımladı.
Kritik gelişme, araştırmacıların çürümüş örneklerin dokuları yerine, deniz yıldızlarının organlarını çevreleyen koelom sıvısına odaklanmalarıyla sağlandı. Bu iç sıvıda bakteriye ait yüksek yoğunluklu izlere rastlandı ve söz konusu mikroorganizmanın doku parçalanmasını tetiklediği anlaşıldı.
Hastalığın ilk yıllarında bir densovirüsün suçlu olabileceği öne sürülmüştü, fakat bu hipotez zamanla geçersiz kaldı.
"Virüs aslında sağlıklı deniz yıldızlarında da bulunan normal mikrobiyal topluluğun bir parçasıydı." diyen Hakai Enstitüsü araştırmacılarından Melanie Prentice, çalışmanın ortak yazarlarından biri olarak önceki teorileri net biçimde reddetti.
Çalışmaya doğrudan katılmayan, ancak süreci değerlendiren Blake Ushijima, Kuzey Karolina Wilmington Üniversitesi’nde görev yapan bir mikrobiyolog olarak, "Çevresel hastalıkların kaynağını izlemek son derece zordur, hele ki bu deniz altında geçiyorsa. Bu ekip gerçekten zeki ve etkileyici bir dedektiflik çalışması yaptı." sözleriyle araştırmanın değerini vurguladı.
Katilin tanımlanmasıyla birlikte bilim insanları, salgını kontrol altına alma stratejileri üzerinde çalışıyor. Bu yaklaşımlar arasında doğal dirençli popülasyonların belirlenmesi, sağlıklı bireylerin taşınması ve deniz yıldızlarının kontrollü ortamlarda yetiştirilmesi yer alıyor.
Prentice, ayrıca probiyotik kullanımı ile hassas bireylerin bağışıklığının artırılabileceğini de belirtti. Ancak mesele yalnızca karizmatik bir türün yok oluşu değil. Özellikle güneş deniz yıldızları, deniz kestaneleri gibi türlerin kontrolünde kritik bir role sahip. Deniz yıldızlarının azalmasıyla birlikte, deniz kestanelerinin nüfusu patladı ve Kuzey Kaliforniya kıyılarındaki kelp ormanlarını büyük ölçüde yok etti.
Son on yıl içinde, bu ekosistemlerin %95’inden fazlası ortadan kalktı. Kelp ormanları, deniz yaşamı için temel yaşam alanı niteliğinde.
"İlk bakışta zararsız görünebilirler." diyen Gehman, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Ama deniz tabanında yaşayan her şeyi yerler. Gerçekten obur canlılardır."
Artık salgının gerçek nedeni net biçimde ortaya konmuş durumda. Araştırmacılar, elde edilen bulgular sayesinde deniz yıldızı popülasyonlarının yeniden inşa edilebileceğine ve kaybedilen deniz dengelerinin zamanla geri kazanılabileceğine inanıyor.
Kaynak: https://interestingengineering.com/science/sea-star-dieoff-bacteria-pacific-collapse