İnsanların Beyinleri, Yakınlık ve Ortak Etkinliğe Göre Senkronize Oluyor

Yeni bir araştırma, iki kişi arasındaki beyin aktivitesinin hizalanması anlamına gelen interpersonal neural synchrony (kişilerarası sinirsel senkronizasyon) düzeyinin, ilişkilerin türüne ve birlikte yapılan faaliyetin niteliğine göre değiştiğini ortaya koyuyor. NeuroImage dergisinde yayımlanan çalışma, anne-çocuk eşleşmelerinin yetişkin arkadaşlar veya romantik partnerlere kıyasla daha düşük senkronizasyon sergilediğini, ayrıca pasif şekilde ortak bir deneyim paylaşmanın, aktif iş birliğinden bazen daha fazla sinirsel uyum üretebildiğini gösteriyor.

Araştırmacılar uzun süredir sosyal etkileşimlerde beyinlerin nasıl senkronize olduğu ile ilgileniyor ancak bugüne dek gerçekleştirilen çalışmalar; yabancılar, arkadaşlar, partnerler gibi farklı ilişki türlerini ve iş birliği oyunlarından serbest sohbetlere kadar geniş aktiviteleri ele aldığından, bulgular arasında tutarlı bir çerçeve oluşturulması zor oluyordu. Bu sorunu çözmek isteyen İtalya Trento Üniversitesi ve Avusturya Viyana Üniversitesi’nden araştırma ekibi, doktora öğrencisi Alessandro Carollo ve Profesör Gianluca Esposito liderliğinde, iki temel boyutu sistematik biçimde incelemek üzere bir deney tasarladı: ilişkisel yakınlık ve sosyal etkileşim düzeyi.

Araştırmacılar PsyPost’a “Sosyal etkileşim üzerine yapılan çoğu nörobilim araştırması, insanların yalnız test edildiği ve ekrandaki yüz veya ses gibi uyarıcılara maruz bırakıldığı yapay görevlerle yürütüldü ancak bu çalışmalar, gerçek insan etkileşimlerinde beyinde neler olduğuna dair sınırlı bilgi sağlıyor. Bu çalışmada, arkadaşlar, romantik partnerler ve anneler ile çocukları gibi farklı ilişkiler bağlamında, beyinlerin doğal ortamda nasıl koordinasyon kurduğunu ve iletişimi nasıl desteklediğini anlamayı hedefledik.” şeklinde açıklama yaptı.

Araştırma kapsamında 142 ikili görev aldı: 70 yakın arkadaş, 39 romantik partner ve 33 anne-çocuk ikilisi. Her çiftin beyin aktivitesi, kandaki oksijen değişimini ışık ölçümleriyle izleyen invazif olmayan fNIRS yöntemiyle eş zamanlı kaydedildi. Deneyde üç farklı etkinlik yer aldı:
• Pasif durumda, konuşmadan aynı animasyon videosunu izleme
• Yapılandırılmış aktif durumda, Jenga oyununu birlikte oynama
• Serbest aktif durumda, beş dakikalık açık uçlu sohbet etme

Odak noktası, beynin iki bölgesinde (inferior frontal gyrus ve temporoparietal junction) gerçekleşen aktiviteydi. Bu alanlar, başkalarının niyetlerini ve eylemlerini anlamaya yönelik sosyal biliş süreçleriyle ilişkili.

Çalışmanın ilk aşamasında, gerçek çiftlerden alınan senkronizasyon verileri, bireysel kayıtların rastgele eşleştirildiği yapay “surrogate” ikililerle karşılaştırıldı ve gerçek etkileşimlerde belirgin biçimde daha yüksek sinirsel uyum görüldü. Bu fark özellikle sağ inferior frontal gyrus bağlantılarında belirgindi. Carollo ve Esposito “İnsanların etkileşim sırasında beyinlerinin gerçekten senkronize olduğunu ve bunun hem kiminle hem de nasıl etkileşim kurduğumuza bağlı olduğunu gördük. Sıradan bir anı paylaşmak bile insanların beyin aktivitelerinde benzer desenler oluşturabiliyor.” diyor.

İlişki türüne göre yapılan inceleme ise beklenmedik bir sonuç verdi: Araştırmacılar, temel bağlanma ilişkisinin temsilcisi olan anne-çocuk ikililerinde en yüksek senkronizasyonu beklerken, yetişkin arkadaşlar ve romantik partnerlerde daha yüksek uyum kaydedildi. Söz konusu durumun, yetişkin beyinlerinin olgunlaşmış yapısı ve eşitler arası sosyal etkileşime uzun süre maruz kalmış olmalarıyla ilişkili olabileceği belirtiliyor. Aynı zamanda, çocuk beyninin halen gelişim sürecinde olması da senkronizasyonun daha zayıf olmasına katkı sağlayabilir.

Etkinlik türüne göre yapılan analizde de şaşırtıcı bir tablo ortaya çıktı: En yüksek sinirsel uyum, tüm gruplarda pasif görev olan video izleme sırasında görüldü. Jenga oynanan yapılandırılmış görev ikinci sırada gelirken, serbest sohbet en düşük senkronizasyonu üretti. Araştırmacılar, “İnsanların yalnızca konuşmadan aynı videoyu izlemeleri, beyinlerinin bilgiyi benzer hız ve biçimde işlemesine neden olabilir.” yorumunu yapıyor.

Araştırma ekibine göre sinirsel uyumun yüksek olması, her zaman daha güçlü bir bağ veya daha kaliteli iletişim anlamına gelmiyor; çoğu zaman dikkat düzeyi, görev yapısı ve gelişimsel aşama gibi değişkenlerden etkileniyor. Ayrıca “sinirsel senkronizasyonun telepati olmadığı” özellikle vurgulanıyor. Paylaşılan ritimlere (bakış, ses, jest, dikkat gibi) verilen biyolojik yanıtların hizalanması, düşünce paylaşımı anlamına gelmiyor.

Ayrıntılı bağlantı analizlerinde ise pasif görev yüksek genelleştirilmiş senkronizasyon üretirken, iki kişinin sol inferior frontal gyrus alanları arasında, ayrıca bir kişinin sol inferior frontal gyrus’u ile diğerinin sağ temporoparietal junction’ı arasında en yüksek uyum Jenga oyununda görüldü. Bu da ortak amaca yönelik etkiletişimli görevlerde farklı sinir yollarının devreye girdiğini işaret ediyor.

Carollo ve Esposito, “Sinirsel senkronizasyon, sosyal koordinasyonun nörobiyolojik imzası olabilir.” diyerek araştırmanın sosyal gelişim, ilişkiler ve bireysel farklılıkları anlamada yeni bir çerçeve sunduğunu belirtiyor.

Araştırma veri toplama koşulları, yaş farkı ve ülkeler arası ekipman farklılıkları nedeniyle sınırlılıklara sahip olsa da, gelecekte farklı yaş grupları ve ilişki türleriyle yapılacak çalışmaların bu bulguları derinleştirmesi bekleniyor.

Kaynak: https://www.psypost.org/neural-synchrony-is-shaped-by-both-relationship-type-and-task-demands/