Bilim ve Dünya
30/6/2025
Samanyolu galaksisinin komşusu olan Andromeda, NASA’nın Chandra X-ışını uzay teleskobu tarafından elde edilen yeni bir görüntüde şimdiye kadar hiç olmadığı kadar etkileyici bir şekilde görüldü.
Messier 31 (M31) olarak da bilinen galaksinin bu görüntüsü, yalnızca Chandra değil, aynı zamanda Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) XMM-Newton görevi, NASA’nın hizmet dışı kalmış GALEX ve Spitzer Uzay Teleskobu, ayrıca Infrared Astronomy Satellite, COBE, Planck ve Herschel gibi çeşitli uzay teleskopları ile yer tabanlı gözlemevlerinden olan Westerbork Sentez Radyo Teleskobu tarafından toplanan verilerle oluşturuldu.
Tüm bu gözlemevleri, elektromanyetik spektrum boyunca farklı ışık dalga boylarında Andromeda'yı gözlemledi. Gökbilimciler bu çok çeşitli verileri bir araya getirerek son derece detaylı ve göz alıcı bir görüntü meydana getirdi. Ortaya çıkan görsel, karanlık maddenin varlığını Andromeda üzerindeki gözlemleri sayesinde keşfeden gökbilimci Vera C. Rubin’e anlamlı bir saygı duruşu niteliği taşıyor.
Samanyolu’na yalnızca yaklaşık 2,5 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alan Andromeda, gökbilimcilerin, kendi galaksimizin içinde erişilemeyen yapıları incelemesi açısından her zaman önemli bir rol oynadı. Örneğin, Samanyolu’nun içinden sarmal kolları doğrudan gözlemlemek mümkün değilken, Andromeda’nın sarmal yapısı dışarıdan açıkça görülebiliyor.
Görüntüyü oluşturmak için kullanılan her bir ışık dalga boyu, komşu galaksi hakkında gökbilimcilere farklı ve özgün bilgiler sağladı.
Örneğin, Chandra’nın X-ışını verileri, Andromeda’nın merkezinde yer alan süper kütleli kara delik M31* çevresinde yayılan yüksek enerjili radyasyonu ortaya koydu. M31*, Samanyolu’nun merkezindeki Sagittarius A* (Sgr A*) isimli süper kütleli kara delikten çok daha büyük. Sgr A*’ın kütlesi Güneş’in yaklaşık 4,3 milyon katı iken, M31*’in kütlesi Güneş’in 100 milyon katına ulaşıyor. Ayrıca M31*, zaman zaman gözlemlenen X-ışını patlamalarıyla da dikkat çekiyor. Patlamalardan biri 2013 yılında tespit edilmişti. Buna karşın Sgr A* çok daha “sessiz” bir kara delik olarak tanımlanıyor.
Andromeda, Vera Rubin’e adanmış bu görselin merkezine alınarak seçildi çünkü galaksi, evrenin eksik bir bileşeninin keşfinde kritik bir rol oynadı. Rubin’in katkılarıyla ortaya çıkan keşif, günümüzde karanlık madde olarak adlandırılıyor.
1960’lı yıllarda Rubin ve iş arkadaşları, Andromeda'nın dönüş hareketini çok hassas biçimde ölçtü. Gözlemler, galaksinin sarmal kollarının dönüş hızlarının, çevresinde görünmeyen devasa bir madde halosu olması gerektiğine işaret etti.
Andromeda’nın bu hızla parçalanmadan bir arada kalabilmesini sağlayan çekim etkisi, yalnızca görülebilir maddesiyle açıklanamıyordu. Sonuçlar, galaksinin çevresinde, yalnızca kütleçekimsel etkileriyle hissedilen ancak doğrudan gözlemlenemeyen bir madde bulunduğunu gösterdi.
O zamandan beri gökbilimciler, tüm büyük galaksilerin benzer karanlık madde haloları ile çevrili olduğunu keşfetti. Bulgu, evrende gördüğümüz her şeyi — yıldızlar, gezegenler, uydular, insan vücudu, hatta komşunun kedisi dahil — oluşturan görünür maddenin kozmosun yalnızca %15’ini oluşturduğunu, kalan %85’lik kısmın karanlık maddeden oluştuğunu ortaya koydu. Ayrıca keşif, parçacık fiziğinin standart modelinin ötesinde karanlık maddeyi oluşturabilecek yeni parçacıkların aranmasına da yol açtı.
Sonuç olarak, Rubin’in çalışmaları yalnızca gökbilim tarihinde bir dönüm noktası olmakla kalmadı, aynı zamanda modern bilimin en önemli atılımlarından birini temsil etti ve evren anlayışımızı temelden değiştirdi.
Haziran 2025, Vera Rubin’in astronomiye katkılarının tanındığı parlak bir ay oldu. Bu etkileyici Andromeda görüntüsüne ek olarak, Vera C. Rubin Gözlemevi de ilk kozmos görüntülerini yayınladı. Gözlemevi, 10 yıllık bir gözlem programı olan “Legacy Survey of Space and Time (LSST)” kapsamında güney gökyüzünü incelemeye hazırlanıyor.
Ayrıca, Rubin’in evren anlayışına katkılarını onurlandırmak amacıyla, Amerika Birleşik Devletleri Darphanesi onun portresini taşıyan yeni bir çeyrek doları piyasaya sürdü. Rubin, söz konusu seride onurlandırılan ilk gökbilimci oldu.