Bilim İnsanları, Pasifik Okyanusu’nun Derinliklerinde Metanla Beslenen Mikroplarla Yaşayan İlk Deniz Örümceklerini Keşfetti

Metan, Dünya’nın iklimi için bir tehdit olabilir; ancak okyanusun zifiri karanlık derinliklerinde yaşayan minik deniz örümcekleri için hayat kaynağı niteliğinde.

Bilim insanları, ABD’nin Batı kıyıları açıklarında deniz tabanından sızan metan bölgelerinde yaşamını sürdüren ve daha önce bilinmeyen, yarı saydam, yabancı görünümlü, üç yeni deniz örümceği türü keşfetti. Avlanmak yerine kendi dış iskeletlerinde bakteri yetiştirerek hayatta kalan bu mikroorganizmalar, deniz tabanından sızan metanla besleniyor ve karşılığında şekerler ile yağlar üreterek örümcekleri kendi üzerinde yaşayan birer ekosisteme dönüştürüyor.

Occidental College (Los Angeles) öğretim üyesi ve çalışmanın baş yazarı Shana Goffredi, durumu şöyle açıklıyor: “İnsan kahvaltıda nasıl yumurta yerse, deniz örümceği de vücudunun yüzeyini ot gibi biçiyor ve üzerindeki bakterileri besin olarak yiyor.” Goffredi, söz konusu benzersiz beslenme stratejisinin deniz örümceklerinde daha önce hiç gözlemlenmediğini belirtiyor.

Menüde Bakteri Var

Yeni keşfedilen bu Sericosura türleri, klasik örümcek akrabaları gibi keskin dişlerle avını delip iç sıvısını emmek yerine, dış yüzeylerini kaplayan bakterileri yalayıp beslenerek enerji elde ediyor. Bu bakteriler ise metan ve oksijeni enerji bakımından zengin besinlere dönüştüren mikroplar.

Goffredi, yaşam alanlarının uzak olmasına rağmen bu organizmaların ekosisteme büyük katkı sağladığını vurguluyor: “Derin deniz çok uzak gibi görünse de tüm canlılar birbiriyle bağlantılı. Ne kadar küçük olsalar da, bu hayvanların çevrede büyük etkisi var. Okyanusları gerçekten anlamadan, onları sürdürülebilir şekilde kullanmayı asla umamayız.”

Ayrıca, bu simbiyotik ilişkinin, metan gazının atmosfere ulaşmadan önce tutulmasına yardımcı olabileceğini de belirtiyor: “Bu yalnızca akıllıca bir hayatta kalma yöntemi değil. Bu örümcekler ve onlarla birlikte yaşayan mikroplar, Dünya’nın en uç koşullarındaki karbon döngüsünün göz ardı edilen koruyucuları olabilir.”

Her Şey Zifiri Karanlıkta Gerçekleşiyor

Bu örümceklerin yaşadığı derinliklerde güneş ışığı hiç ulaşmıyor. Dolayısıyla yaşam, fotosentezle değil, kimyasal sentezle (kemosentez) sürüyor. Ölen deniz canlılarının çürüyerek dibe batması, deniz tabanında çatlaklardan metan sızıntısı yaratıyor ve yalnızca en dayanıklı türlerin var olabildiği besin açısından zengin alanlar oluşturuyor.

Her ne kadar Sericosura örümcekleri metanla beslenen mikropları tüketen ilk deniz örümcekleri olsa da, bu alışılmadık beslenme biçimi başka canlılarda da görülüyor. Tüp kurtları ve süngerler, benzer şekilde mikroplarla simbiyotik yaşam sürdürüyor.

Goffredi, okyanusların metanı hapsetme kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda, mikropların ileride kirlenmiş suları temizlemek için başka ortamlarda da kullanılabileceğini düşünüyor.

Hayatta Kalma İpe Sarılı

Yeni tanımlanan Sericosura türleri, yalnızca 1 santimetre uzunluğunda ve neredeyse saydam. Bu nedenle hareket kabiliyetleri sınırlı. Üç yeni türün her biri, Güney Kaliforniya ve Alaska açıklarında farklı bölgelerde keşfedildi; bu da türlerin bölgesel olarak oldukça izole yaşadığını gösteriyor.

Üreme süreçleri de en az beslenmeleri kadar sıra dışı. Çok küçük olduklarından birçok organları bacaklarında bulunuyor. Dişiler, yumurtalarını diz kapaklarından dışarı atıyor ve erkekler bu yumurtaları bacaklarına sargı şeklinde sararak taşıyor. Yumurtalar çatladığında, baba örümceğin vücudundaki bakteriler, yavrulara geçiyor ve böylece yeni doğan örümcekler yaşamlarının başında hazır bir besin kaynağına sahip oluyor.

Kaynak:https://interestingengineering.com/science/methane-sea-spiders-discovery