Bilim ve Dünya
18/11/2025

El Segundo merkezli nükleer enerji girişimi Valar Atomics, kontrollü fisyon reaksiyonu gerçekleştirmeyi başararak nükleer reaktör geliştirme sürecinde temel bir adım olan kritiklik seviyesine ulaştığını duyurdu. Bu gelişme, Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen araştırma merkezlerinden Los Alamos Ulusal Laboratuvarı ile yürütülen iş birliği sayesinde gerçekleşti.
Valar, kontrollü fisyonu sürdürebilen ilk özel nükleer girişim olduğunu belirtti. Duyuru, şirketin yalnızca birkaç gün önce açıkladığı 130 milyon dolarlık yatırım turunun hemen ardından geldi. Yatırım turu, Palmer Luckey ve Palantir’in CTO’su Shyam Sankar tarafından yönetildi.
Valar ayrıca, Enerji Bakanlığı’nın (DOE) 4 Temmuz 2026’ya kadar çeşitli nükleer girişimlerin kritiklik seviyesine ulaşmasını desteklemek amacıyla oluşturduğu özel bir pilot programa dahil edildi. Bu program, özel sektörün daha hızlı ilerleme kaydetmesini hedefliyor.
Kritiklik, bir nükleer reaktörün sürekli olarak kendi kendine fisyon zincirleme reaksiyonunu sürdürebildiği noktayı ifade eder. Söz konusu süreçte zenginleştirilmiş yakıt, nötronlar salar ve bu nötronlar başka atomları parçalayıp daha fazla nötron üretir. Böylece reaksiyon zincir halinde devam eder. Mekanizma, fisyon olarak adlandırılır ve nükleer enerjinin temelini oluşturur.
Valar’ın kurucusu Isaiah Taylor, ulaşılan noktayı şöyle tanımlıyor: “Sıfır güçte kritiklik, bir reaktörün ilk kalp atışıdır; fiziğin çalıştığının kanıtıdır.” Taylor ayrıca şunu ekliyor: “Bu an, Amerikan nükleer mühendisliğinde yeni bir çağın şafağını simgeliyor; hız, ölçek ve özel sektör uygulamalarının daha yakın federal iş birlikleriyle tanımlandığı bir dönem.”
Valar’ın elde ettiği türdeki kritiklik, soğuk ya da sıfır güçte kritiklik olarak bilinir. Bu tür reaksiyonlar, elektrik üretmek için yeterli ısı üretmez. Asıl amaç, reaktörün tasarımının ve yakıt geometrisinin doğru çalıştığını deneysel olarak doğrulamaktır.
Breakthrough Institute Nükleer Enerji İnovasyonu Programı Direktörü Adam Stein, kritiklik sürecini “Uzun bir domino zinciri düşünün. Eğer domino taşları birbirinden çok uzaksa biri diğerine çarpmaz ancak mesafe tam doğruysa, biri diğerine çarpar, sonra o bir sonrakine ve istediğiniz reaksiyon gerçekleşir.” sözleriyle açıklıyor.
Valar’ın reaktörü, şirketin geliştirdiği yakıt ve teknoloji ile Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nın sağladığı yapısal bileşenlerin birleşiminden oluşuyor. Bu reaktör, geçen yıl laboratuvarda yapılan ve Valar’ın gelecekteki ticari reaktöründe kullanmayı planladığı yakıtla yürütülen deneyin üzerine inşa edildi.
Şirketin faaliyetlerini ilk kez 2025 yılının başında kamuoyuna açıklamasına rağmen, elde edilen kritiklik önemli bir eşik olarak değerlendiriliyor. Kullanılan yakıtın geçmişte yalnızca sınırlı testlerden geçmiş olması nedeniyle, soğuk kritiklik deneyleri dikkatli ve planlı ilerlemeyi gerektiren ilk adım niteliğinde.
Adam Stein, Valar’ın yaklaşımını “ihtiyatlı” olarak tanımlıyor çünkü yöntemle, reaktör tasarımıyla yakıtın birlikte nasıl çalıştığı önceden gözlemlenebiliyor. Testler, sistemin güvenliğini artırırken ileride atılacak adımların da daha sağlam temellere oturmasını sağlıyor.
Enerji Bakanlığı’nın yürüttüğü pilot program, nükleer girişimcilik alanında ilerlemeyi büyük ölçüde hızlandırıyor. Nuclear NewsWire, süreci “Manhattan Projesi’nden bu yana görülmeyen bir hız” olarak tanımladı. Valar, geliştirdiği reaktörün 4 Temmuz 2026 itibarıyla tam işlevsel hale gelmesini hedefliyor. Reaktörün inşaatına Eylül ayının sonunda başlandı.
Daha önce nükleer girişimlerin herhangi bir kritiklik testi yapabilmesi için Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) onayı alması zorunluydu. Bu süreç oldukça uzun sürdüğünden, yeni nesil küçük modüler reaktörlerin ticari kullanıma girmesinin önünde ciddi bir engel oluşturuyordu fakat Enerji Bakanlığı (DOE) ve Savunma Bakanlığı (DOD), araştırma statüsündeki reaktörleri NRC onayı olmadan geliştirebiliyor.
Trump yönetimi döneminde, nükleer enerjinin yeniden gündeme alınması ve düzenleyici çerçevenin modernize edilmesi için reformlar başlatıldı. Mayıs ayında DOE, aralarında Valar’ın da bulunduğu 11 girişime, NRC onay sürecini atlayarak araştırma statüsünde reaktör geliştirme izni verdi. Bu sayede girişimler, uzun süren düzenleyici prosedürlere takılmadan ilerleme imkanı buldu.
Program kapsamında en az üç girişimin, 4 Temmuz 2026’ya kadar kritiklik seviyesine ulaşması bekleniyor. Bu hedef, bir başkanlık kararnamesi ile resmileştirildi.
Adam Stein, yasal çerçevenin değişmediğini ancak yorumlanma biçiminin dönüştüğünü açıklıyor: “Geçmişte bir tasarımın ilk versiyonu, sıfırdan ticari ürüne kadar olan tek örnekti, ve önceden pek test etme şansınız olmazdı.” Ayrıca ekliyor: “Yasal çerçeve değişmedi, fakat yorumlama biçimi değişti. Temel olarak şunu varsayıyor: Eğer [bir reaktör] henüz ticari olarak devreye alınmadıysa, doğası gereği bir araştırma sistemidir.”
Valar aynı zamanda, NRC’nin küçük reaktörler üzerindeki katı denetimlerine karşı açılan bir davanın da tarafı. Şirket, küçük reaktörlerin büyük felaket riski taşımadığı gerekçesiyle NRC incelemesini gereksiz buluyor. Pilot programa dahil olan diğer girişimler, Last Energy ve Deep Fission, da aynı davada Valar ile birlikte hareket ediyor.
Her ne kadar soğuk kritiklik önemli bir eşik olsa da, Valar’ın reaktörünü ticari olarak devreye alabilmesi için NRC onayı alması hâlâ gerekli. Adam Stein, bilgisayar modelleme teknolojilerindeki ilerlemelerin, deneyleri daha güvenli ve hassas hale getirdiğini belirtse de, bazı girişimler bir yıl içinde kritikliğe ulaşmanın oldukça iddialı bir hedef olduğunu kabul ediyor.
Kaynak: https://interestingengineering.com/energy/us-valar-atomics-nuclear-reactor