Sürdürülebilirlik
5/5/2025
Avustralya Güney Üniversitesi tarafından geliştirilen GREaSE (Küresel Yenilenebilir Enerji ve Sektörel Elektrifikasyon) modeli, enerji sistemlerinde köklü bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma, yalnızca karbon emisyonlarını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda küresel enerji güvenliğini güçlendirecek yeni bir yaklaşım sunuyor.
Modelin sunduğu senaryolar, fosil yakıtların küresel enerji sisteminden çıkarılmasının artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu gösteriyor. Güneş, rüzgâr ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları, bu boşluğu doldurabilecek yegane seçenekler olarak öne çıkıyor. Araştırma ekibi, geçici arz dengesizliklerinin yaşanabileceğini kabul etmekle birlikte, uzun vadede bu kaynakların çok daha istikrarlı ve güvenilir bir enerji yapısı kuracağını savunuyor.
GREaSE modeline göre, enerji talebindeki artışa rağmen yenilenebilir sistemlerin ölçeklenebilir yapısı, düşen teknolojik maliyetler ve inovatif gelişmeler sayesinde, önümüzdeki 20-30 yıl içinde küresel enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılaması mümkün. Elektrifikasyonun, sanayi ve ulaşım gibi yüksek tüketimli sektörlere yayılması, fosil yakıt bağımlılığını önemli ölçüde azaltıyor ve enerji dönüşümünü hızlandırıyor.
Araştırmada, nükleer enerji gibi alternatif kaynakların bu geçişte tamamlayıcı bir rol oynayabileceği ancak yüksek maliyetleri ve sınırlı ölçeklenebilirlikleri nedeniyle yenilenebilir kaynaklarla yarışamayacağı belirtiliyor. Buna karşılık, yenilenebilir enerji teknolojileri halihazırda hem ekonomik hem de çevresel açıdan sürdürülebilir bir yapı oluşturmuş durumda. Araştırmacılar, "Küresel enerji geçişi yalnızca mümkün değil, aynı zamanda zorunlu bir gerekliliktir." diyerek, bu sürecin ertelenemez olduğunu vurguluyor.
Model aynı zamanda, enerji geçişinin yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda politik kararlara da bağlı olduğunu gösteriyor. Hükümetlerin enerji talebini yeniden değerlendirmesi, enerji verimliliği politikalarına öncelik vermesi ve sürdürülebilir altyapılara yatırım yapması gerektiği belirtiliyor. Araştırma, gelecekteki enerji sistemlerinin temiz, yenilenebilir ve adaletli olabilmesi için bugünden alınacak kararların belirleyici olacağını ortaya koyuyor.