Plug-In Hibritler, Otomobil Üreticilerinin İddia Ettiği Kadar Temiz Olmayabilir

Avrupa’da plug-in hibrit elektrikli araçlar (PHEV) üzerine tartışmalar büyüyor. Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) yayımladığı ve Transport & Environment (T&E) adlı STK tarafından alıntılanan yeni emisyon verileri, tartışmaları daha da alevlendirdi.

Birçok kullanıcı, PHEV’leri benzinli motorun sağladığı kolaylığı daha iyi yakıt ekonomisi ve teorik olarak daha düşük emisyonlarla birleştirdiği için tercih ediyor. Otomobil üreticileri de PHEV’lerin, elektrikli araçlara geçişin beklenenden zor olduğu dönemde emisyonların azaltılması için önemli bir araç olabileceğini savunuyor. Ancak araştırmaya göre, PHEV’ler resmi verilere kıyasla atmosfere beş kat daha fazla karbondioksit salıyor.

EEA raporu, 2023’te tescil edilen PHEV’lerde bulunan 127.000’den fazla araç içi yakıt tüketim ölçeri temel aldı. Bulgular, gerçek kullanımda ortalama emisyonların 139 gram CO2/km olduğunu gösterdi. Oysa resmi WLTP değerleri yalnızca 28 g CO2/km seviyesinde olmalıydı.

Karşılaştırma yapıldığında, 2022’de kaydedilen PHEV’lerde gerçek emisyonlar resmi değerlerden dört kat fazlaydı: ortalama 137 g CO2/km ölçüldü, resmi WLTP değeri ise 33 g CO2/km idi. 2021’de ise gözlemlenen emisyonlar 134 g CO2/km, resmi değerler ise 38 g CO2/km olmuştu.

Sonuç, değerlerin giderek ters yönde ilerlediğini gösteriyor. Sorunun temelinde ise emisyonların nasıl hesaplandığı yatıyor. Resmi yakıt tüketim değerleri çoğu zaman gerçek kullanım sonuçlarıyla örtüşmüyor; PHEV’ler için de durum farklı değil. Laboratuvar ortamında yapılan testler hem homologasyonu kolaylaştırıyor hem de karşılaştırmayı standart hale getiriyor.

Avrupa Birliği’nde PHEV’ler için yapılan WLTP testlerinde “Kullanım Faktörü (Utility Factor – UF)” merkezi bir rol oynuyor. Şu anda, menzili 60 km olan bir PHEV’in, elektrikli modda menzilinin %80’inde çalışması bekleniyor fakat AB, önümüzdeki yıllarda yöntemi değiştirmeyi planlıyor.

T&E’ye göre, 2025–2026 döneminde aynı araç elektrikli modda yalnızca %54 oranında çalışmak zorunda olacak. 2027–2028 yıllarında ise bu oran %34’e düşecek. Amaç, PHEV içten yanmalı motorunu kullandığında emisyonların düşük seviyede tutulmasını sağlamak.

T&E, şarj tüketim (CD) modunda aracın öncelikli olarak bataryadaki elektrikle çalıştığını, ancak ani hızlanma veya yokuş çıkma sırasında içten yanmalı motorun devreye girebileceğini belirtiyor.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), AB’nin bu yaklaşımını değiştirmesi için çağrıda bulundu. Mercedes-Benz CEO’su ve ACEA Başkanı Ola Källenius, Schaeffler’in Powertrain ve Şasi CEO’su Matthias Zink ile birlikte imzaladığı mektupta, AB’nin bu kuralı tamamen kaldırması gerektiğini savundu. İmzacılara göre, aksi durumda Çinli rakipler Avrupalı üreticilere karşı avantaj kazanacak.

Ayrıca bazı PHEV sahipleri araçlarını düzenli olarak şarj etmiyor ve yüksek voltajlı bataryanın potansiyelini tam olarak kullanmıyor.

T&E’nin açıkladığı son veriler, Avrupalı otomobil üreticilerinin ortalama filo emisyonlarının AB tarafından belirlenen üst sınırı aşması halinde ceza ödememek için sistemi manipüle ettiğini gösteriyor. Her ne kadar kusurları olsa da PHEV’ler tam elektrikliye geçişte önemli bir yere sahip ancak otomobil şirketlerinin sorumluluk alarak doğru adımları atması gerekiyor. Görünen o ki şu an bu gerçekleşmiyor.

Kaynak: https://insideevs.com/news/771963/phev-emissions-five-times-higher-official/