Teknoloji
4/9/2025
Otomobil üreticileri manifestolarını sever. Concept C’nin gelişiyle Audi’nin yeni manifestosu netleşti: “radikal sadelik”. Geri çekilebilir sert tavanlı, tamamen elektrikli iki koltuklu Concept C, Audi’nin ifadesiyle markanın mirasının “ilerici bir yorumu”. Tasarımda TT’nin etkisi de açıkça hissediliyor.
Mesajlar arasında öne çıkan sözcükler keskinlik ve netlik; ayrıca eski slogan “Vorsprung durch Technik” yeniden vurgulanıyor. Yeni yaklaşım, estetik dalgalanma döneminin ardından ciddi bir yeniden ayar niteliği taşıyor. Audi yalnızca bir tasarım gösterisi sunmuyor; aynı zamanda zor bir dönemden geçen sektörde savaş moduna geçtiğini ortaya koyuyor.
Audi Baş Yaratıcı Sorumlusu Massimo Frascella şöyle açıklıyor: “Vizyonumuz, tüm şirket için bir eylem çağrısı — markamızı yeniden gerçekten ayırt edici kılmak için elzem. Bu, aldığımız her kararın arkasındaki felsefe ve ilkelerini tüm organizasyona uygulamayı hedefliyoruz. Buna ‘The Radical Next’ diyoruz.”
e-tron GT yüksek bir standart belirlemiş olsa da Audi’nin model yelpazesi tutarlılık ve heyecandan uzaktı. Concept C, sıfırdan geliştirilmiş bir makine değil; ancak fazlalıkları ortadan kaldırıyor ve arzu duygusunu yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Canlı görüldüğünde tok, sağlam ve karizmatik bir duruş sergiliyor. İki yıldır görevinin başında olan Audi CEO’su Gernot Döllner yeni bir spor otomobil fikrini bizzat öne sürdü; Frascella ise bu fırsatı tasarım yaratıcılığını ve üretim tekniklerini zorlamak için değerlendirdi.
Tarih meraklıları için de izler barındırıyor: Açık bir retro tarzı olmasa da, 1930’ların Auto Union Type C Grand Prix aracı, 2000’lerin başındaki Rosemeyer konsepti, özellikle de ilk TT; ayrıca Bauhaus ve Alman modernizmi etkileri dikkat çekiyor.
Frascella, kariyerine Jaguar Land Rover’da Tasarım Başkanı olarak damga vuran bir İtalyan. Güncel Range Rover’ın arkasındaki isim olarak biliniyor (daha tartışmalı Jaguar Type 00 üzerinde de çalıştı). Sade yüzeylere bağlılık ve “monolitik” tasarım anlayışı onun imzalarından.
Concept C’nin gergin ve işlenmiş görünümü, dev bir alüminyum bloğundan oyulmuş hissi veriyor. Önde güçlü bir dikey ızgara formu ve dört halkalı logoyu çağrıştıran ince ama etkili bir ışık imzası öne çıkıyor. En iyi arka üç çeyrekten yukarıdan bakıldığında göz alıyor. Arka cam yok, süsleme minimum düzeyde, ince LED farlar ve arka kaputtaki üç yarık orta motorlu bir yapı hissi yaratıyor. “Camı olmayan, yarıklı bu tasarım üretime girecek.” deniyor. Yeni otomobilin 2027’de piyasaya çıkması planlanıyor.
Henüz detayları açıklanmayan batarya aracın orta bölümünde konumlandırılmış durumda. Audi buna “mid-energy” adını veriyor. Model gamında içten yanmalı, hibrit ve elektrikli seçenekler bulunmaya devam edecek olsa da Concept C yalnızca elektrikli. Platformunu, geciken yeni nesil Porsche 718 Cayman ve Boxster ile paylaşıyor.
Otomotiv tasarımında yeni bir brütalizm dalgası olduğunu düşünüyorsanız — Jaguar Type 00 ve Bentley EXP 15 konseptlerini de anımsayın — Concept C bu anlayışı güçlendiriyor. Ancak burada fikirler Audi’nin ve Almanya’nın tasarım DNA’sının bir parçası. Ayrıca, şirketin Çin’de SAIC ile başlatmaya hazırlandığı AUDI alt marka ortak girişimi göz önüne alındığında, bu felsefenin küresel ölçekte uygulanabilir olduğu vurgulanıyor.
İç mekân, mimari bir tasarım dili sunuyor; fiziksel etkileşim ve dokunsallık ön planda. Kapı kolları bir köprü kirişini andıracak kadar tok. Metal malzemeler ve tatmin edici haptik tepkiler kullanılmış. Dokunmatik ekranlara fazlaca yer veren mevcut Audi modellerinin aksine, burada daha sade bir yaklaşım var.
Sürücünün önünde, hafif kavisli bir gölgelikte gösterge ekranı bulunuyor. Direksiyon üzerinde anodize alüminyum kumandalar var — yuvarlak formda, yoke değil. Orta bölümdeki 10,4 inçlik ekran ise tamamen sade bir ön paneli ortaya çıkarmak için kaybolabiliyor.
İklim kontrolü, ayrı bir ekran yerine yumuşak arka aydınlatmalı ince bir şerit üzerinden yapılıyor. Audi’nin, BMW’nin “shy tech” yaklaşımına benzer bir yolu benimsediği görülüyor.
Frascella: “Dünyada her şeyin hep daha fazlası var. Ama bir noktada belki de ‘daha fazlası’ cevap değildir. Ne yaptığımızı, kim olduğumuzu ve ne istediğimizi kontrol altına almamız gerekiyor. Bizim için teknoloji, amaca giden bir araçtır; tek başına amaç değil. Onu ne saklamak ne de gösteriş unsuru yapmak istiyoruz — ilham vermeli ama baskın olmamalı.”
Frascella ayrıca şunları ekliyor: “Gerçekten önemli olana odaklanmak istiyoruz, ancak minimalizm yanlış anlaşılabilir. Bir otomobildeki bir çizgi tasarıma veya deneyime değer katıyorsa, o unsurlara yer vardır. Ama bunun ötesine geçmek istemiyoruz.”
Frascella, bu yaklaşımın iki koltuklu bir spor otomobilden SUV’ye kadar Audi’nin tüm yeni modellerine uygulanacağını doğruluyor; ancak model çeşitliliğinin marka kimliğinde kafa karışıklığı yarattığı görüşünü reddediyor: “Buna kafa karışıklığı demezdim. Tarihsel olarak baktığımızda, sektör adına durup düşünmek ve nereye gittiğimizi yeniden gözden geçirmek için uygun bir zamandayız.”
Döllner ise Audi’nin neden daha sade bir yola girdiğini şöyle açıklıyor: “Audi’yi geleceğe karşı dayanıklı kılmanın, organizasyonla birlikte bir sonraki büyük adımları atmanın tasarım stratejisini iki yıldır çalışıyoruz. Sektör son yıllarda çok şey öğrendi. Geçmişte her şeyin fazlasını yaptık; müşteriler için çok fazla türev, çok fazla seçenek. Bunu sadeleştireceğiz ve belki sunum yapımız daha karakterli olacak.”
Sadelik iç mekânda da devam edecek. Döllner: “Otomobillerin içinde fiziksel kumandalarla daha fazla etkileşime ihtiyaç var; farklılaşmak istediğimiz nokta ise araçta gösterdiğimiz bilgi miktarı. Merkezi ekrana odaklanmayı azaltmak ya da ‘isteğe bağlı bilgi’ yaklaşımı doğru yön. Şu anda her anlamda çok karmaşığız.”
Kaynak: https://www.wired.com/story/audis-concept-c-electric-sports-car-announced/